Serden Geçer
Alemi bilmek kendini bilmekten geçer; kendini bilmekse düşünmekten
Serden Geçer - İzdüşümler - Hiç Bir Şey Saklı Kalmayacak
index
_________________________________________________________________________
Erzurum’da, Sivas’a gelme hazırlıkları yapıldığı bir sırada kendisine sorulan: “Paşam, Sivas’ta galiba manda mese-
lesi bizi çok üzecek ve yoracak” sorusuna heyecanla şu
cevabı verir:
“Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz hima-
yesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatla-
rını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam
edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar .”
“Biz başarılı olacağız. Buna şüphem yok. Acaba zafere ka-
vuştuğumuz ve memleketi kurtardığımız zaman Osmanlı ricalinin ileri gelenleri utanmak hissini duyabilecekler mi?.. Öyle bir manda istenecek veya verilecekmiş ki, hakimiyet hakkına, dışarda temsil hakkımıza, kültürel bağımsızlığı-
mıza, vatan bütünlüğümüze dokunulmayacakmış. Buna ve böylesine, Amerikalılar değil, ço-
cuklar bile güler. Her şeyin başında Amerikalılar kendilerine hiçbir menfaat temin etmeden
böyle bir mandayı niçin kabul etsinler? Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi devamı
_________________________________________________________________________
Canımız yanıyor farkında mısınız?
Ciğerlerimiz paralandı, yüreklerimizden parça-
lar koptu, duydunuz mu?
Biz Milletiz. Türk Milletiyiz.
Biz, devletin aslî unsuruyuz. Bizim çocuklarımı-
zın çürük raporları yok!
Bizim çocuklarımız, para verip bedelli adıyla askerden kaçmaz! Askerliğini tamamlamayana
kız verilmez, verilen kız gelmez çürüğe bizde!
Gerçi paramız yok, zengin değiliz biz!
Yeşil renkli gâvur paralarına esir değiliz biz. Kazancımız; sattığımız buğday kadar, yumurta kadar, patates kadar, ürettiklerimiz kadar. Bunlar
da dolarla kymet ifâde etmez. Etse de, paramız çok olsa da parayla askerlikten kaçmaz bizim çocuklarımız!
Epilepsi-sara hastalığını askerlik şubesinden, bölüğünde komutanlarından saklayarak sıcak çatış-
ma bölgesine gönüllü giden Süleyman Çelebi bizim çocuklarımız... devamı
_________________________________________________________________________
Türk Milliyetçileri;
Yüzlerce yıl, Türk tarihini Selçuk-
lularla başlatan eksik bilgilenme-
ler ve bilgilendirmeler yüzünden millet olarak çok zaman kaybettik maalesef. 1889 yılında Rus arke-
ologlar tarafından bulunan Orkun Yazıtları'yla tarih bilgilerinde cid-
di değişiklikler oldu. Nihâyet Gök-
türkler'in yıkılmasından 1178 se-
ne sonra Türk adıyla yeni bir dev
let kuruldu ve devletin kurucusu
da Ata-Türk adını aldı.
Orkun Yazıtları'nda görüyoruz ki
Türk Kağanları'nın ilk işleri; yok-
sulluğu bitirmek, açları doyurmak, çıplakları giydirmek sonra da ba-
rışı sağlamak için uzanabildikleri her yerdeki halkları toplayıp milletleştirmek, bunu yapabilmek
için de başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmek olmuştur. Türk Kağanları'nın önce milleti ve yoksulları düşündüğü devirlerde Avrupa'nın derebeylerinin şahsî servet edinmekten ve servet edinebilmek için yoksulları öldürmekten, hayvanlara yem etmekten başka bir düşüncelerinin olmadığını da devamı
_________________________________________________________________________
Gençlik...
Bir milletin bugünüdür gençlik. Çünkü genç kitlelerde dünün atılan kültürel davranışlarının
yerini alan yeni yaklaşımlar, yeni düşünceler bulunur. Dünün çocukları olan gençler; çocukluk değerlerini yaşayıp biriktirdikleriyle harmanlayarak “günün kültürünü” oluştururlar. Bu yüzden
bir toplum hakkında yargıya varılacağı zaman ana kategori olarak gençlere bakmak gerekir…
mından da gençler bugünden yarını şekillendirir devamı
_________________________________________________________________________
Bazı hasletler vardır her insana nasip olmayan...
Nasip olanlarda ise kendini hemen belli eden...
İşte devlet adamlığıda bu hasletlerden birisidir. Sonradan ek-
lenemeyeceği gibi; kapatılamazda her ne şartla olursa olsun.
Çünkü kökenini tarihsel bir şuur süzgecinden geçmiş büyük
kültür genleri oluştırur... Bu genler her daim kendisini daha
da geliştirecek toplumları oluşturan devlet adamlarını yaratır.
Kendini yineleyen bir sistem yani..
İşte bu hasletin en büyük örneğini görürüz hep en büyük Türk'te görürüz... Mustafa Kemal... Özkan gönüldaşımızın da söylediği gibi ben değil biz diyebilmektir ana karakteri... Bu karak-
ter yapısı insanı kibirden nefsane duygulardan uzak tutar, kişiyi kendi yetiştirdiği topluma entegre eder. Ve her yaptığı işi uğraşıyı toplumu, milleti için yaptırır. devamı
_________________________________________________________________________
Dün gece Lefkoşa sokaklarında sabahın ilk saatleri-
ne kadar süren 'heriki Türk bayraklı' coşku hem kâbu
sun, hem de 'değişikliği' sadece ekonomiye bağlayan omurgasız yorumcuların 'bittiğinin' resmi idi.
''Her bahar âşık olma'' çağımız sona ereli 35 yılı geç
ti.
Çünkü 35 yıldır ''yaşam koçluğumu'' bir Lefkoşalı'ya
teslim ettim, her iki oğlum da Kıbrıs'a yerleştikleri i-
çin uzun zamandır ''her ilk ve son bahar''ı Kıbrıs'ta geçirmeye gayret ediyorum.
Hele Nisan...
langıç yapmak isterler..
_________________________________________________________________________
Türkiye'nin haykıran, olan biten olumsuzluklara is-
yan eden, düşünce adamı Nihat Genç son seçim sonuçlarını bakın nasıl yorumladı!... 'Hayatımın en mutlu anlarını yaşıyorum' diyen Nihat Genç kimlere kızdı?
Güngör Uras, Alev Alatlı, Mehmet Bekaroğlu, Ertuğ-
rul Kürkçü gibi isimlerle birlikte, yerel seçim sonuç-
larını Yeni Harman dergisine değerlendiren Nihat
Genç yine sıradışı açıklamalar yaptı.
İşte Genç'in açıklamalarından öne çıkan bölümler:
'TAYYİP'LERİN ÇAĞI SONA ERİYOR'
Muhalefetin oy gücü iktidarı geçmiştir, yani, iktidar Ergenekon yalanlarından Şaban Dişlilerine Deniz Fenerlerine ve ATV'nin vahşi yayınla devamı
Seher vakti olmalı, gün güneşe hasretiz biz… Yanık yürekler öfke çağırır türkülerinde. Bir kaos, bir girdap, bir pus var üzerimizde…
Akyazılar, ak alınlar, pak yürekler… Hepsi izler ama dokun-
mazlar… Merhem isterük derman olmazlar… Derman sizsi-
niz der hepsinin bakışları. “Derman sizsiniz!..” Koca bir ta-
rih kök söktürür düşüncelerimizde, aksakallılar hakikat fısıl
dar bakışlarıyla…
Bencillik, menfaat, uyuşukluk, nemelazımcılık… Kahreder vatan semasında düşünen yürekle-
ri… Düşünmez olur düşünen kafalar… Sanki herşey bir şeyi eleştirmekle düzelecektir, herşey
o birşeydir ve o gittimi mutlu olacağızdır… devamı
_________________________________________________________________________
Bölgede yayılmacı hedefler peşinde koşun Ermenistan, SSCB’nin dağılması sonrasında Rusya’nın teşvik ve askeri yardımıyla Azerbay-
can topraklarını işgal etmiştir.
Ermenistan’ın amacı Azerbaycan toprakları içerisinde bulunan
Karabağ’ı ilhak etmektir. Bunun için Ermenistan, bölgeyi işgal etmiş, büyük katliamlar gerçekleştirerek etnik temizlik yapmıştır.
arasında sıkı işbirliği ve ilişkilerin önünü açmıştır. Azerbaycan ile Türkiye, seksen yıl sonra yeniden
“bir millet iki devlet” olduğunu hatırlamıştır. Ermenistan da Azerbaycan ile Türkiye arasındaki bu dayanışma karşısında Rusya ile ikili ilişkilerini daha da sıklaştırarak dengelemeye çalışmıştır. Bir yan-
dan da Ermenistan, diasporasını devreye sokarak ABD’nin ve diğer ülkelerin Türkiye üzerinde baskı kurmasını sağlayarak bir denge siyaseti üretmeye çalışmıştır. Rusya’nın Gürcistan’a müdahalesiyle yeniden Kafkaslar’a eski etkinliğini taşıması, Ermenistan’ın elini daha da güçlendirmiştir. Bölgedeki
Rus-ABD rekabetinden de Ermenistan büyük yarar sağlamaktadır. devamı.
TBMM Hükümeti Lozan Konferansı’na katılarak; Misak-ı Milli’yi ger-
çekleştirmeyi, Türkiye’de bir Ermeni devletinin kurulmasını engel-
lemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasın-
daki sorunları(doğu Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazmi
natı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları
(ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış, Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır. 20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başladı. Osman
lı borçları, Türk-yunan sınırı boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapıldı. Ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul ‘un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır. devamı.